İdari yargı ya da idare yargılama hukuku kamu hukuku içinde yer alan ve uzmanlık isteyen bir hukuk dalıdır. Dağınık ve geniş bir yapısı olduğundan idare ile olan uyuşmazlıklarda alanında uzman bir idare avukatından hukuki yardım alınması tavsiye olunur. Peki bu idari yargı nedir?
İdari Yargı Nedir? İdari Yargı Ne Demek?
İdari yargı, hukukun üstünlüğünü sağlama amacıyla idarenin eylem ve işlemlerini denetleyerek vatandaşlar arasında adaletin sağlanmasını hedefler. İdarenin gerçekleştirdiği hukuka aykırı eylem veya işlemleri hukuki çözüme kavuşturmakla görevli mahkemeler idare mahkemeleridir.
Devlet gücünü arkasına alarak vatandaşa veya tüzel kişilere karşı devlet kurumları tarafından tesis edilmiş işlemlere karşı açılan davalar idari davalardır. Bu aşamada idari dava açılabilmesi için söz konusu işlemin idare tarafından yapılmış olması gerekmektedir.
İdari işlemin kesin ve yürütülebilir olması da idari işlemin diğer özelliklerindendir. Eğer, idari işlem görüş bildiren veya kurum içine düzenleyici nitelikte ya da bir hazırlık işlemi ise bunlara karşı idari dava açılması mümkün değildir.
İdari Yargı Mahkemeleri Ne İş Yapar?
İdari yargı organları, idari davalarda idarenin eylem ve işlemlerini inceleyerek, idarenin yasalara ve hukuki standartlara uygun hareket etmesini sağlar ve haksız idari eylem veya işlemlere karşı koruma sağlar.
İdarenin ortaya koyduğu iş ve işlemlerde keyfiliğin önüne geçmek, hukuka uygunluğunu sağlamak idare mahkemelerinin görevlerindendir. İdari yargı, devlet gücünü arkasına alan idare karşısında vatandaşın zayıf durumda kalıp hak ihlali yaşamasını engellemek adına olmazsa olmaz nitelikte bir konumda bulunmaktadır.
İlk bakışta, fert bazında vatandaşın hakkının korunması idare hukukunun temel amacı olarak görünse de devlet otoritesinin vatandaş nazarındaki itibarının zedelenmemesi, kamuya olan güvenin devam etmesinin gerekliliği adına uzun vadede devletin de yararına olduğu hususu yadsınamaz bir gerçektir.
İdari yargının bir diğer amacı, hukukun üstünlüğünü sağlamaktır. Hukukun üstünlüğü, devlet organlarının yasalarla belirlenen sınırlar içinde hareket etmesi ve bireylerin haklarının güvence altına alınması anlamına gelir. İdari yargı, hukukun üstünlüğünü idarenin eylem ve işlemlerine uygular ve haksızlıkların düzeltilmesini sağlar. Bu sayede, devletin yetkilerinin kötüye kullanılmasını önler ve vatandaşların idareye karşı eşitlik ve adalet taleplerini yerine getirir.
İdari yargıya hakim olan temel bazı ilkeleri sıralayacak olursak:
- Yasallık İlkesi: İdari yargıda yasallık ilkesi en temel ilkedir. Bu ilkeye göre, idari işlemler yasalara, nizama uygun olmalıdır. İdari makamlar, yetki ve takdir yetkilerini kullanırken hukuka uygun hareket etmelidirler.
- Tarafsızlık İlkesi: İdari yargıda tarafsızlık ilkesi, hâkim veya yargı organlarının tarafsız ve bağımsız olması gerektiğini ifade eder. Tarafsızlık ilkesi, adil bir yargılama sürecinin temelini oluşturur ve herkesin eşit şekilde yargılanma hakkını korur.
- İdari İşlemlerin Gerekçelendirilmesi İlkesi: İdari işlemler, somut ve hukuki gerekçelere dayanmalıdır. İdari makamlar, işlemlerini gerekçelendirerek, kararlarının nedenlerini açıklamalı ve vatandaşlara kararın dayandığı hukuki temeli göstermelidir.
- Eşitlik İlkesi: İdari yargıda eşitlik ilkesi, tüm bireylerin yasalar önünde eşit olduğunu ve aynı durumdaki kişilere aynı hukuki korumanın sağlanması gerektiğini ifade eder. Hiç kimse ayrımcılığa tabi tutulmamalı ve herkes kanunlar önünde eşit bir şekilde yargılanmalıdır.
- Hukuki Yarar İlkesi: İdari yargıda hukuki yarar ilkesi, bir davada tarafların yasal bir çıkarının bulunması gerektiğini ifade eder. Hukuki yarar ilkesi, davacının gerçek bir zarara uğraması veya hukuki bir çıkarının olması gerektiğini vurgular.
- Adil Yargılanma Hakkı: İdari yargıda adil yargılanma hakkı, davalı veya davacıların, mahkemede savunma yapma, delillerini sunma, tanıklarını dinletme gibi haklara sahip olduğunu ifade eder. Adil yargılanma hakkı, tarafsız bir yargılama süreciyle birlikte işlemelidir.
- İdarî İşlemlerin İncelenmesi İlkesi: İdari yargıda idari işlemlerin incelenmesi ilkesi, idari makamların işlemlerinin yargısal denetime tabi tutulabileceğini ifade eder. Yani, idari işlemler mahkemeler tarafından hukuka uygunluk açısından incelenebilir ve hukuka aykırı bulunması halinde iptal edilebilir.
Bu prensipler, idari yargının temelinde yer alan ve hukuka uygun bir şekilde işleyişini sağlayan ilkelere sadece birkaç örnektir. İdari yargı sistemindeki diğer prensipler de mevzuat ve içtihatlarla şekillendirilmektedir.
İdari Yargı Organları Nelerdir?
Türk İdari yargı sistemi; ilk derece mahkemeleri olan idare ve vergi mahkemeleri, istinaf mahkemesi olan Bölge İdare Mahkemeleri ve Yüksek mahkeme olan Danıştay Mahkemelerinden oluşmaktadır.
İdari Yargı Hangi Davalara Bakar?
2577 sayılı İdari Yargılama Usül Kanunu’nun 2. Maddesinde İdari yargıda görülen dava türleri tek tek sıralanmıştır. Bunlar;
- İptal davaları,
- Tam yargı davaları,
- İdari sözleşmeden kaynaklanan davalar
şeklinde belirtilmiştir. İdari yargıda görevli mahkemeler idari işlemin ya da eylemin yerinde olup olmadığına (yerindelik denetimi) karar veremez. Yine idarenin takdir yetkisini ortadan kaldıracak şekilde hüküm verilemez.
İptal Davaları
İdare karşısında kişilerin hakkının aranması konusunda en etkili yargısal korunma sağlayan mekanizma iptal davalarıdır. İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar iptal davalarıdır.
İdari işlemin hukuka aykırılığının tespit edilmesi halinde bunun sonucunda idari işlemin iptali yoluna gidilmekle idarenin hukuka bağlılığı ve hukuk düzeninin korunması sağlanmaktadır.
İdare mahkemelerinde iptal davası açma süresi idari işlemin tebliğinden itibaren altmış gün olup, bu süre vergi mahkemeleri için otuz gündür. Bu süre yazılı ilamın (tebliğin) yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlar.
İdari yargıda dava açma süreleri kesin ve hak düşürücü süreler olup, sürenin kaçırılması halinde tamamen haklı olduğunuz bir konuda dahi davanın usülden reddedilmesi sebebiyle hak kaybı yaşayabilirsiniz. Dolayısıyla, alanında uzman bir idare avukatından hukuki destek almanızı tavsiye ederiz.
Tam Yargı Davaları
T.C. Anayasa: “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel (menfaati zarar gören) olanlar tarafından açılan davalar tam yargı davalarıdır. Sonucunda tazminat talep edilen tam yargı davaları özel hukuktaki maddi- manevi tazminat davalarına benzemektedir.
İdareye karşı tam yargı davası açılabilmesi için kişilerin menfaatine zarar veren idari bir işlemin / eylemin var olması gerekmekle birlikte, bazı durumlarda idarenin eylem ve işlemlerinde hukuka aykırılık olmasa bile nedensellik bağının ortaya konulmasıyla idare, oluşan maddi ya da manevi zararı da karşılamak durumunda kalabilmektedir.
Tam yargı davaları, idarenin hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden zarar gören kişilerin haklarını korumak için başvurdukları bir dava türüdür. Mal varlığına el koyma davaları, işlem iptali ve tazminat davaları, iş kazası ve meslek hastalığı davaları, kamu ihale davaları ve idari cezaların iptali davaları tam yargı davalarına örnek olarak verilebilir.
Bu davalar, vatandaşların haklarını korumak, idarenin hukuka uygunluğunu denetlemek ve hukuk devletinin gereğini yerine getirmek amacıyla önemlidir.
Mal Varlığına El Koyma Davaları
Kamu kurumları, bazı durumlarda vatandaşların mal varlığına el koyma yetkisine sahip olabilir. Ancak, bu el koyma işlemlerinde hukuki prosedürlerin doğru bir şekilde takip edilmesi gerekmektedir. Eğer hukuka aykırı bir şekilde kişinin malına el konulduysa, tam yargı davası açarak malın tazminini talep edebilir. Örneğin, bir belediyenin özel mülküne haksız yere el koyması durumunda, mal sahibi tam yargı davası açarak malının tazminini talep edebilir.
İşlem İptali ve Tazminat Davaları
İdarenin hukuka aykırı bir işlem yapması veya işlem yapmaması durumunda, bu işlemi veya işlemin yapılmasını talep eden bir kişi, tam yargı davası açabilir. Örneğin, bir kamu kurumunun, hak sahibi bir kişiye yasal süresi içinde işlem yapmaması sonucunda zarar doğmuşsa, zarar gören kişi tam yargı davasıyla hem işlemin iptalini talep edebilir hem de doğan zararın tazminini isteyebilir.
Kamu İhale Davaları
Kamu ihalelerinde hukuka aykırılıkların ortaya çıkması durumunda, zarar gören kişiler tam yargı davası açabilir. Kamu kurumları tarafından düzenlenen ihalelerde rekabetin engellenmesi, yasalara uyulmadığı veya haksız bir şekilde avantaj sağlandığı tespit edilirse, zarar gören kişiler tam yargı davasıyla ihaleyi iptal ettirebilir ve zararlarının tazminini talep edebilir. Bu tür davalar, şeffaf ve adil bir kamu ihale sisteminin oluşturulması için önemli bir araçtır.
İdari Cezaların İptali Davaları
Yaptırım gücü sayesinde idare vatandaşa çeşitli idari cezalar uygulayabilir. Ancak, bu cezaların hukuka uygun bir şekilde verilmesi gerekmektedir. Eğer bir kişiye hukuka aykırı bir idari ceza verildiyse, tam yargı davası açarak cezanın iptalini talep edebilir. Bu tür davalar, idarenin keyfiyetini önlemek ve hukuka uygun bir şekilde yaptırımların uygulanmasını sağlamak amacıyla önemlidir.
Tam yargı davalarında, idarenin hukuka aykırı eylem ve işlemlerini ispat yükümlülüğü mağdur üzerindedir. Yani mağdur, idarenin hukuka aykırı hareket ettiğini kanıtlamak zorundadır. Bunun için gerekli delilleri sunmalı ve idarenin hukuka uygunluk savunmasını çürütmelidir. Bu süreçte, avukatların ve hukuki yardımın önemi büyüktür. Mağdur, avukat eşliğinde hakkını aramakta ve delillerini doğru bir şekilde sunabilmektedir.
İdari Sözleşmeden Doğan Davalar
Kamu hizmetinin yürütülmesi adına yapılmış idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklarla ilgili davalardır. Bir sözleşmeye “idari sözleşme” denebilmesi için, sözleşmenin bir tarafının kamu kurumu, idaresi olması; sözleşmenin konusunun kamu hizmetinin yürütülmesi ile ilgili olması ve özel hukuku aşan yetkilerin yönetime tanınmış olması gerekmektedir.
İdari sözleşmeden doğan idari davalar, kamu kurumları ile gerçek veya tüzel kişiler arasında yapılan sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için açılan davaları ifade eder. Bu davalar, idari hukuk alanında önemli bir yer tutar ve idari yargı sisteminde görülür. İdari sözleşmeden doğan idari davalar, sözleşmeye bağlı tarafların haklarını korumak ve sözleşme hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla açılır.
İdari sözleşmeler, kamu kurumları ile gerçek veya tüzel kişiler arasında yapılan ve idari hukuka tabi olan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler, kamu hizmetlerinin sunumu, mal ve hizmet alımları, yapım işleri gibi birçok alanda gerçekleşebilir. İdari sözleşmelerde, tarafların hak ve yükümlülükleri belirlenir ve sözleşme hükümlerine uyulması gerekliliği vurgulanır.
Ancak, bazen idari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar ortaya çıkabilir. Bu uyuşmazlıklar, taraflar arasında anlaşmazlıklar, sözleşme ihlalleri veya diğer hukuki problemlerden kaynaklanabilir. İşte bu noktada, idari sözleşmeden doğan idari davalar devreye girer. Bu davalar, idari yargıda görülerek uyuşmazlıkların çözülmesini sağlar.
İdari sözleşmeden doğan idari davaların özellikleri ve işleyişi, genel olarak idari yargı prosedürüne tabidir. Bu tür davalarda, taraflar idari yargı mahkemeleri kısımlarına başvurarak haklarını arayabilirler. Mahkeme, tarafların delillerini değerlendirir ve hukuka uygun bir karar verir.
İdari sözleşmeden doğan idari davaların çeşitli örnekleri mevcuttur. Bunlar arasında:
Kamu İhale İhlalleri
Kamu kurumları tarafından gerçekleştirilen ihale süreçlerinde hukuka aykırılıkların ortaya çıkması durumunda, sözleşmeye bağlı diğer taraf idari dava açabilir. Örneğin, bir ihale sürecinde rekabet ortamı engellenmişse veya ihaleye katılan tarafların eşit muamele görmediği tespit edilirse, idari dava açılabilir.
Kamu Hizmeti Sözleşmeleri
Kamu hizmetlerinin yürütülmesiyle ilgili sözleşmelerde yaşanan uyuşmazlıklar da idari davalara konu olabilir. Örneğin, bir kamu hizmeti sağlayıcısı ile müşterisi arasında hizmet kalitesi veya fiyat konusunda anlaşmazlık çıkması durumunda, taraflar idari yargıya başvurabilir.
Kamu İşveren-İşçi İlişkileri
Kamu kurumları ile çalışanları arasında yapılan iş sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da idari davalara konu olabilir. Örneğin, işçinin iş sözleşmesinin haksız yere feshedildiği veya işverenin ödemelerini zamanında yapmadığı durumlarda, çalışan idari yargıya başvurabilir.
Bu örnekler, idari sözleşmeden doğan idari davaların çeşitliliğini göstermektedir. Bu tür davalar, sözleşme tarafı olan gerçek veya tüzel kişilerin haklarını korumak ve idari sözleşmenin hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla açılır.
Sonuç olarak, idari sözleşmeden doğan idari davalar, kamu kurumları ile gerçek veya tüzel kişiler arasında yapılan sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için açılan davaları ifade eder. Bu davalar, idari yargıda görülerek tarafların haklarını korur ve sözleşme hükümlerinin uygulanmasını sağlar. Bu davalar, idari yargıda adaletin sağlanmasına ve hukukun üstünlüğü ilkesinin korunmasına katkı sağlar.
İdari Yargı Hakimliği İle Görülen Dava Örnekleri
İdari yargı hakimliği kapsamında görülen davalar çeşitli türlerde olmaktadır. Bunlardan en yaygın olanları;
- Kamulaştırma ile ilgili davalar,
- Memuriyetle ilgili davalar,
- Memur emekliliği ile ilgili davalar,
- Görevden çıkarma ve disiplin cezaları ile ilgili davalar,
- KHK ile kamu görevinden çıkarma davaları,
- İdarenin sorumluluğundan doğan tam yargı davaları
- Sağlık mevzuatı ve malpraktis davaları,
- Yüksek Öğrenimde öğrencilikten ilişiğin kesilmesi ve diğer yüksek öğretim mevzuatıyla ilgili davalar,
- Polis okulu ve askeri okullarda öğrenciliğin sonlandırılması ile ilgili davalar,
- Disiplin ve Güvenlik soruşturması ile ilgili davalar,
- Tayin, terfi ve atamaya ilişkin davalar,
- İmar planlama, yıkım ve ruhsata ilişkin davalar,
- Enerji ve maden davaları,
- İdari sözleşmelerden kaynaklı davalar
olarak örnek verebiliriz. İdari dava örnekleri burada saydıklarımızla sınırlı olmayıp sayısız gerekçe ile idari dava açılması mümkündür.
İdari Davalarda Avukat Tutmak Zorunlu Mudur?
Türk hukuk sisteminde kişiler kendilerini bizzat savunma ve temsil etme hakkına sahiptir. Kanunla belirlenmiş bazı istisnalar dışında avukat tutma zorunluluğu yoktur. İdari yargı mevzuatı, karmaşık yapısı ve bürokrasinin ağır ve yorucu bileşenleri, İdari Yargılama Usül Kanunu’nda yer alan sürelerin kesin ve kısa oluşu ve yargılamanın şekil şartlarının da çok keskin hatlara sahip olduğu göz önüne alındığında hem şekil hem de esas açısından telafisi mümkün olmayan hatalara düşmemek adına idare alanında uzman bir avukattan hukuki destek alınması tavsiyemizdir.
Bir başka önemli nokta da idari yargıda avukat tutmanın davanızı güçlendirmesi ve hakkınızı korumasıdır. Bir avukat, hukuki bilgi ve tecrübesiyle davanızı en iyi şekilde savunur, sizin haklarınızı korur, ilgili kanun ve yönetmeliklere uygun bir şekilde hareket eder.
Ayrıca, karşı tarafın savunmasına karşı etkili bir şekilde yanıt verebilir ve sizin lehinize sonuçlar elde etmek için gerekli argümanları sunabilir. Avukatınız, sizin çıkarlarınızı gözetir ve davanızın en iyi şekilde sonuçlanmasını sağlamak için mücadele eder.
Avukatınızın profesyonel bilgi birikimi, deneyimi ve rehberliği, davanızın daha etkili bir şekilde ilerlemesini sağlar. Ayrıca, hukuki süreçleri yönetir, belgeleri düzenler ve sizi stresten uzak tutar. Avukatınız, davanızı güçlendirir, haklarınızı korur ve en iyi sonuçları elde etmek için sizi temsil eder. Bu nedenle, idari yargıda avukat tutmak, davanızın başarı şansını artırır ve adil bir sonuç elde etmeniz için önemlidir. Ankara İdare Avukatı ekibimizden her türlü hukuki konuda destek alabilirsiniz.
Dönmez Hukuk ve Danışmanlık olarak İdari Yargı davalarında Ankara Hukuk Bürosu olarak uzman ekibimiz ile hizmet vermektedir. İletişim adreslerimizden bizlere ulaşabilirsiniz.