Hukuk literatüründe müşteki, suça sebep olan eylemlerden dolayı mağdur olan ya da zarar gören kişiye verilen isimdir. Aynı zamanda şikâyetçi olarak da adlandırılan müştekiler, adli olay nedeniyle doğrudan zarar görmeseler dahi şikâyette bulunma hakkına sahiptirler. Müştekinin, şikâyet hakkını kullanabilmesi için failin ya da suçun öğrenilmesini takiben altı aylık zamanaşımı süresi içerisinde başvuruda bulunması gerekir. Müştekiler şikâyet hakkını; savcılık, jandarma ya da polise beyan ederek kullanabilirler. Ayrıca kişilerin mahkeme ya da savcılığa yazılı beyanda bulunma imkânı da vardır.
Şikâyet hakkı hem tüzel hem de gerçek kişilere tanındığından dolayı başvuru işlemleri kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Şikâyet yoluyla herhangi bir suçun savcılık makamı aracılığıyla kovuşturulması ya da soruşturulması sağlanır. Verilen hak, mağdura tanınmış ayrıcalıklar arasında yer alır. Şikâyet hakkı, yalnızca kişiye tanınmış olup hiçbir koşulda bir başkasına devredilemez. Aynı zamanda bu hak üzerinde mirasçıların söz hakkı bulunmaz. Müştekinin vefat etmesi durumunda eğer müşteki önceden şikâyet hakkını kullanmış ise mirasçıları “katılan” sıfatıyla davaya müdahil olabilirler.
Müşteki Ne Demek?
TCK esasları doğrultusunda soruşturma ve kovuşturma yapılan farklı konular bulunur. İlgili konularda da bahsi geçen müşteki kelimesi, mağdur olan ya da zarar gören kişilere yüklenen bir sıfattır. Bir suçtan dolayı zarar görülmesi halinde Cumhuriyet Savcılığına veya yetkili mahkemelere başvuru, yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir. Soruşturma aşamasının ardından gelen kovuşturma sürecinde mahkeme, müştekiye davaya müdahil olma yani, katılma hakkını kullanıp kullanmadığını sorar. Müşteki, davaya katılma isteğini belirttiği takdirde müdahil sıfatını almaktadır.
Müştekiye karşı işlenen suçun ya da oluşturulan mağduriyetin, bir ya da birden fazla kişi tarafından yapılması mümkündür. Aynı şekilde işlenen suç da bir veya birkaç farklı şekilde olabilir. Müşteki şikâyet hakkını kullandığı takdirde suçun işlenmesinde payı olduğunu düşündüğü tüm kişiler hakkında işlem başlatmış sayılır. Bunun nedeni ise şikâyet hakkı konusunun esasen kişiler değil, suç niteliği taşıyan eylemler olmasıdır.
Suç vasfı taşıyan fiili gerçekleştirmiş olan şahıslardan bazılarının şikâyete tabi olması ve bazılarının olmaması mümkün değildir. Bununla birlikte müştekiye karşı bir kişinin birden fazla suç işlemesi durumunda da şikâyet hakkı korunur. Aynı zamanda her bir suç için ayrı ayrı dava açılabileceği gibi tamamı için tek suç duyurusunda da bulunulabilir.
Şikâyet davalarında Türk Ceza Kanunu 73. Maddenin 3. fıkrasına göre şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez. Bununla birlikte suçtan zarar görmüş olanlardan herhangi birinin şikâyette bulunmaması ya da şikayetçi olup geri alması, diğer müştekilerin haklarını etkilemez. Bu aşamada bireyler, zamanaşımı süresini geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez ve bu sayede adli vakaların açıklığa kavuşturulması da mümkün olur.
Müşteki Şüpheli Ne Demek?
Müşteki şüpheli, aynı anda hem sanık hem de mağdur olan kişiler için kullanılan bir kavramdır. Savcılık tarafından yürütülen soruşturma kapsamında suçlu konumda olan bireyler aynı zamanda mağdur sıfatıyla şikâyette bulunuyorsa ve yargılama süreçlerine dahil olmadıysa müşteki şüpheli adını alır. Eğer kişi, yargılamaya müdahil olmuşsa yalnızca sanık olarak isimlendirilir.
Ceza davalarında müşteki sanık sıfatıyla hakkını arayan pek çok kişi bulunur. Örneğin, herhangi bir kavga esnasında hem yumruk atan hem de yiyen şahıslar, müşteki sanık tanımıyla ifade edilir. Hakarete maruz kalmasının ardından küfürle karşılık verenler için de yine aynı tanım kullanılır. Bu noktada “Sanık ne demek?” sorusuna; suçlu olduğundan şüphelenilen ve bu nedenle hakkında kovuşturma yapılan kimsedir, şeklinde yanıt verilmesi mümkündür. İşlenen suçla ilgili kişinin aynı anda sanık ve mağdur olmasıyla birlikte şikâyetçi olmaması “Mağdur Şüpheli” adını almasına neden olur. Diğer bir tanım olan “Mağdur Sanık” ise kovuşturma esnasında kullanılır.
Müşteki ve Mağdur Arasındaki Fark Nedir?
Müşteki, herhangi bir suç nedeniyle mağdur olan ya da zarar gören kişi olmakla birlikte savcılık ve farklı yetkili kurumlara başvurup şikâyetini ileten kişileri de ifade eder. Şikayetçi olması için bireyin mağdur olması zorunlu değildir ancak doğrudan suçlardan zarar gören taraf mağdur olarak adlandırılır.
Mağdur müşteki farkı arasında suçun tanık olarak şikâyet edilmesi de yer alır. Müştekinin tanık olduğu olay sonrasında zarar görmesine gerek olmadan dava açması veya ilgili kurumlara ihbarda bulunması, sıfatı alması için yeterlidir. Suçun mağdurları ise şikâyette bulunmadığı takdirde mağdur sıfatını almazlar.
Müşteki ve Katılan Arasındaki Fark Nedir?
Müşteki ve katılan arasındaki fark, müştekinin yargılama aşamasında davaya katılmak istediğini beyan etmesi halinde katılan sıfatını kazanmasıdır. Duruşmalara katılmaları için müştekiler davet edilir ve ardından haklarını kullanmaları mümkün olur. Bu aşamada kişinin davaya müdahil olma talebinin bulunmaması, kararların kişiye tebliğ edilmemesi anlamına gelir.
Müştekinin davaya müdahil olma talebi varsa ve mahkeme tarafından onay aldıysa katılan sıfatıyla duruşmaları yerinde takip edebilir. Böylelikle karara ilişkin ayrıntıların tamamını da öğrenme hakkına sahip olur. Dava sonucunda alınan kararla alakalı kendisini ilgilendiren bir durum varsa tebliğ tarihi doğrultusunda istinafa başvurabilir. Bunun yanı sıra temyiz mahkemelerine başvurulması da mümkündür.
Müşteki pozisyonundaki kişilerin katılan olması, özellikle bazı durumlar için oldukça önemlidir. Kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarıyla beraber ısrarlı takip suçlarında, davaya katılanlara kritik görevler düşer. Ayrıca davaya katılan sıfatıyla müdahil olmak isteyenlerin barodan ücretsiz avukat talep edebilmesi, dava süreçlerine katılma kararının daha kolay alınmasına katkıda bulunur.
Müşteki Uzlaşmayı Kabul Etmezse Ne Olur?
Suç teşkil eden olaylara tanıklık eden ya da bu durumdan zarar gören kişilerin şikâyet etme hakkı bulunur. Şikâyet başvurusu sürecinde ise bazı suçlar için uzlaşma yoluna gidilebilir ancak uzlaşmanın kabul edilmeme ihtimali de vardır. Müşteki uzlaşmayı kabul etmezse dava açılması noktasında Cumhuriyet Savcısı iddianame hazırlar ve ardından yargılama devam eder. Bununla birlikte müştekilerle uzlaşma yoluna gidilebilmesi, her suç için mümkün değildir. Uzlaşmayla çözülebilecek suçlar aşağıdaki gibidir:
● Tehdit etme
● Kasten yaralama suçlarında ihmalkâr davranışta bulunma
● Kasten, taksirle ve basit adam yaralama
● Konut dokunulmazlığının ihlali
● Çalışma ve iş özgürlüğünün yok sayılması
● Dolandırıcılık ve basit hırsızlık
● Güveni kötüye kullanma
● Çocuk kaçırma ve alıkoyma
● Bir suç eşyasının hediye olarak kabulü ya da satın alınması
● İflas ve icra suçları
● Bireylerin sükûnunu ve huzurunu bozmak
● Bankacılık, müşteri ve ticari sırları gibi gizli bilgi veya belgeleri açıklama
● Kişilerin değerlerine ve hatıralarına hakarette bulunma
● Cumhurbaşkanı ve kamu görevlilerine yapılanlar haricindeki hakaret suçları
● Şahıslar arasındaki özel konuşmaların dinlenmesi ya da kayda alınması
● Haberleşmenin gizlilik esaslarının ihlali
● Özel hayat gizliliğinin ihlal edilmesi
● Mala zarar verme
● Bir malı sahibinin izni olmaksızın kullanma
● Mezarlıklara ve ibadethanelere zarar vermek
● Hakkı bulunmayan yere tecavüz
● Taksirli ve hileli iflas
● Bedelsiz senet kullanımı
● Kaybolan veya hata ile ele geçen eşya üzerinde tasarruf etme
● Aile hukukundan kaynaklı yükümlülüğün ihlali
● Karşılıksız yararlanmaya konu olan suçlar
● Bilgi vermeme ve yanlış bilgi verme
● İmzanın art niyetle kullanılması
Uzlaşma sağlanabilecek suçlar hakkında herhangi bir teklif bulunmaması durumunda dava devam eder. Ancak dava devam ederken taraflar anlaşma gerçekleştirebilir. Bu sayede mahkeme tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilebilir.
Müştekinin Şikâyetini Geri Alması
Kanun hükümlerine göre bazı suçların takibi için şikâyet bulunması gerekir. Şikâyet olmaması halinde soruşturma ya da kovuşturma süreci başlamaz. Bununla birlikte ortada ihbar olsa dahi kişiler, iki farklı şekilde kararlarından cayabilir. İlk yöntem haktan feragattir ve müşteki, artık şikâyetçi olmadığını mahkemeye bildirir. Diğer yöntem ise şikâyetten vazgeçmedir. Yasal hakkını kullanan kişi, ilerleyen süreçte vazgeçtiğini yetkili kurumlara bildirebilir. Şikâyete bağlı suçlarda müştekinin kararından cayması, davaların düşmesine sebebiyet verir.
Müşteki Mahkemeye Gitmezse Ne Olur?
Cumhuriyet Savcılığı, başvuru sırasında müştekiden aldığı adresi ifade tutanaklarına ekler. Mahkeme tebligatının yapılması içinse şikâyet esnasında alınan adres bilgileri kullanılır. Adli vakalara yönelik şikâyetçi pozisyonunda yer alanlar, gerekli görülmesi durumunda farklı zamanlarda mahkemeye çağrılabilir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu içerisinde yer alan 235. Madde uyarınca müştekinin veya vekilinin bildirmiş oldukları adreslere yollanan tebligat sonucunda ortaya çıkabilecek sonuçlar düzenlenmiştir. Yapılan çağrıya icabet etmeyen kişilere ikinci kez tebligat gönderilmeyeceği de bu maddeyle karara bağlanmıştır. Müşteki olarak mahkemeye gitmemek ile ilgili 5271 CMK madde 235 için diğer detaylar ise şöyledir:
● Şikâyetçi, mağdur veya vekilinin tutanak ya da dilekçelerindeki adres beyanları tebligat için esas alınır.
● İlgili adrese gönderilen tebligatın ardından mahkemeye gelmeyen müştekiye yeniden çağrı yapılmaz.
● İletilen adresin eksik veya yanlış olmasının yanı sıra herhangi bir değişiklik yapılması hallerinde adresinin araştırılmasına lüzum yoktur.
Bazı durumlarda müştekiler için gerekli beyanların alınması zorunludur. Mahkemeler tarafından ilgili duruma yönelik bildirimler de gönderilir. Bu aşamada adreste kişiye ulaşılamadığında yeni bir araştırmaya gerek olmasa da bazı hallerde durum değişir. Özellikle müştekinin dinlenmesi, mahkeme gidişatı için önem teşkil ediyorsa adres araştırması sonucunda şikâyetçiye ulaşılır. Öte yandan zamanaşımı süreleri de uygulama kriterlerine göre değişkenlik gösterebilir.
Usullere uygun bir şekilde yapılan tebligat sonrasında müştekinin mahkemeye gitmemesi halinde hakkında zorla getirme kararı çıkabilir. Zorla getirme kararı ise kolluk kuvvetleri tarafından uygulanır. Bu nedenle tebligatın detaylı biçimde incelenmesi son derece önemlidir. Ayrıca şikâyete konu olan olayların soruşturulması ve kovuşturulması hususunda müştekilere farklı aşamalarda da ihtiyaç duyulabilir.
Müştekinin Taraf Rolü Nedir?
Müştekiler, yargılama süreçlerinin başlamasının ardından davaya katılırsa “Müdahil” sıfatını alır. Müştekinin davaya iştirak etmesi, işlenen suçun aydınlanması hususunda zorunluluk arz ediyorsa her halükârda dinlenmesi gerekir. Davadan vazgeçmiş olması koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma hakkı kişilere tanınmıştır.
Şikâyetçi ve mağdur tarafın kovuşturma sürecinde duruşmadan haberdar edilme hakkı da mevcuttur. Aynı zamanda vekili bulunmaması halinde cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş seneden fazla cezai yaptırım gerektiren suçlarda avukat talep edilebilir. Ayrıca müştekinin şikâyetinden cayması durumu da hüküm altına alınmıştır. İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki davadan vazgeçilmesi halinde bu durum, diğerlerini de kapsar.
Müşteki Ceza Alır mı?
Türk Ceza Kanunu düzenlemelerine göre herhangi bir suça maruz kalan ya da zarar gören kişilerin hukuk karşısında ceza alması mümkün değildir. Cezai müeyyideler için bazı durumlarda kişilerin, müştekinin yanı sıra farklı sıfatları alması da olasıdır. Kişinin yargılama esnasında duruşmaları takip etmek istemesi ve mahkemenin isteğe karşılık vermesi sonucunda müştekiler de davaya müdahil olabilir. Bu aşamanın ardından müşteki, davanın tarafı sıfatını alır. Müştekilerin bazı durumlarda eşzamanlı olarak sanık şeklinde de tanımlanması mümkündür.
Kişilerin şikâyetçi olmasının ardından aynı konu için kendi hakkında da şikâyet bulunması, soruşturma içerisinde “Müşteki Şüpheli” şeklinde isimlendirilmesine yol açar. İlgili aşamanın sonrasında şikâyetçi için kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmez ve ceza almasına yönelik iddianame hazırlanırsa kişi “Müşteki Sanık” durumuna gelir. Böylelikle bireylerin ceza alma ihtimali de ortaya çıkmış olur. Ceza alma olasılığına karşı kişilerin e devlet üzerinden süreci takip etmesi mümkündür. Aynı zamanda UYAP vatandaş portalı üzerinden hakkınızda şikâyet olup olmadığıyla birlikte sanık veya şüpheli durumuna gelip gelmediğinizi kontrol edebilirsiniz.
Müştekinin Hakları
Cezai yaptırım durumlarıyla karşı karşıya kalmadan önce müştekinin hakları hakkında bilgi sahibi olması önemlidir. Genel olarak elde edilen haklar şunlardır:
● Delillerin toplanmasını talep etme,
● Soruşturmanın amacını ve gizliliği bozmamak şartıyla Cumhuriyet Savcısından belge örneğini isteme,
● Vekili olmaması durumunda beş yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,
● 153. Maddeye uymak koşuluyla vekili bulunmadığı takdirde soruşturma belgelerini ve el konulan eşyaların incelenmesini talep etme,
● Cumhuriyet Savcısının kovuşturmaya yer olmadığına yönelik verdiği karara kanun usullerine uygun biçimde yazılı olarak itiraz etme,
● Alt sınırı beş yıldan fazla ceza gerektiren suçlar nedeniyle soruşturma ve kovuşturma için vekili bulunmayan ve kendini savunamayacak derecede malul olan kişi hakkında istek aranmaksızın vekil tayin etme.
Müştekinin kovuşturma esnasında kamu davasına katılım, tutanak ve belgelerin örneklerini isteme, duruşmadan haberdar edilme, tanıkların davetini talep etme gibi hakları da bulunur. Kamu davalarında vazgeçmekle ilgili bazı ayrıntılar da mevcuttur. Bu bağlamda kamu davasının düşmesi suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. Türk Ceza Kanunu 99/2. Madde hükmüne göre ek düzenlemeler de yapılmıştır. Bu doğrultuda şikâyetten vazgeçme durumunun kabule bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez.
Müşteki Sıfatı Sicile İşler mi?
Müştekiler, suçlardan etkilenmeleri nedeniyle mağdur durumundadır. Bu nedenle dava süreçlerinde taraf olurlar. Herhangi bir suç işlemedikleri ve yalnızca müşteki sıfatı taşıdıkları için herhangi bir ceza almazlar. Ayrıca mahkemede temsil edilmek için avukatla anlaşabilmeleri mümkün olan kişilerin vekillerinin bulunması da zorunlu değildir.
Duruşmalara şikayetçi olarak katılmak veya sadece adli bir vakayı bildirmek suretiyle mahkeme huzuruna çıkmak sicile işlemez. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken unsur ise kişinin aynı zamanda sanık sıfatını taşıyıp taşımadığıdır. Şikâyetçi olmakla birlikte müştekinin sanık olarak da soruşturma içerisinde yer alması, sicilinin etkilenmesine yol açabilir. Bununla birlikte sanık sıfatı üzerinden yapılan kovuşturma nihayetinde kişiler ceza alırsa bu durum sicillerine yansır.
Müşteki Beyan Dilekçesi
Müşteki beyan dilekçesi suç türleri ve dava niteliklerine göre değişiklik gösterebilir. Beyan dilekçesi olarak kullanılabilecek örneği aşağıda görebilirsiniz.
Ceza Davasında Müşteki Vekiline Vekalet Ücreti
Ceza davasında müşteki vekiline vekalet ücreti, yargı makamı tarafından kendisini vekil aracılığıyla temsil ettirenler için CMK 325. Madde uyarınca karara bağlanmıştır. Bu aşamada mahkûm edilen sanık, yargılama giderlerinin hepsini karşılamalıdır. Aynı zamanda kanunun 324. Maddesi’ndeki açık hüküm gereğince vekalet ücreti de yargılama giderleri arasında bulunur.
İlgili hükümlere göre dava sonunda mahkûm olan sanık; tebligat, posta, keşif harcaması, bilirkişi ücretleri gibi hazine giderlerini karşılamak zorundadır. Bununla birlikte avukatlık giderleri de masraf kalemlerinden olduğu için karşılanmalıdır. Davaya katılan kişinin vekiline herhangi bir ücret ödemediği için ceza alanın tüm giderleri karşılaması gerekir. Ücret ise “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” doğrultusunda hesaplanır. Müşteki hakları ve diğer hukuki prosedürler hakkında büromuza müracaat ederek merak ettiklerinizi öğrenebilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Müşteki Hangi Aşamada Olur?
Müşteki, Türk Ceza Kanunu kapsamında biçimleri ve sınırları belirlenmiş olan suçların ortaya çıkarılmasından şikâyetçi olan kişilerdir. Bu aşamada gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi muhtemel olan, suç teşkil eden olayların, yetkililere bildirilmesi sonrası başvuru yapan kişi “Müşteki” adıyla anılır. Ayrıca savcılar tarafından açılan soruşturmalar, kişilerin adının yanına mağdur, sanık veya şüpheli tanımlarının eklenmesine de sebep olabilir.
Mahkemede Müştekiye Ne Sorulur?
Mahkemede müştekiye adli süreçle ilgili çeşitli sorular yöneltilir. İlk olarak kimlik bilgileri doğrulanır ve müştekinin ifadesi alınır. Bu aşamada olayın detaylarına dair kapsamlı bilgi talep edilir ve müştekinin tanıklığına başvurulur. Müştekinin beyanları, davanın seyrini etkileyebilecek nitelikte olduğu için büyük bir hassasiyetle değerlendirilir.
Avukatlar, müştekiye savunma hakkı tanır ve gerekli durumlarda adli süreçle ilgili sorular yöneltebilirler. Sorular; olayın meydana geldiği koşullar, müştekinin olaya dair gözlemleri ve diğer tanıkların ifadeleriyle tutarlılık gösterip göstermediği gibi konuları kapsar. Ayrıca müştekinin haklarını ve yükümlülüklerini anladığından emin olunarak hukuki sürece dair bilgilendirme yapılır.
Müşteki İfade Vermek Zorunda mı?
Müşteki, meydana gelen suç olaylarında savcı tarafından açılan davalara çağırılabilir ve ifade vermesi istenebilir. Eğer şikayetçinin davanın seyrini değiştirecek bir etkisi yoksa ifade verme zorunluluğu yoktur. Ancak tarafların iddiaları ve meydana gelen yeni gelişmeler sebebiyle haklarında zorla getirilme kararı dahi çıkarılabilir ve kolluk kuvvetleri sorumluluğunda mahkemeye getirilebilirler.
Müşteki Davacı mı?
Müşteki, suç teşkil eden durumları mağdur olmasa dahi şikâyet edebilme hakkı olan kişidir. Sadece kamu düzenini korumak amacıyla tanık olduğu durumları yetkili makamlara bildirebilir. Bununla birlikte meydana çıkan zarar verici niteliğe sahip durumlardan kendisi de etkilenebilir ve mağdur olabilir. Bu durumda mahkemeye müdahil olarak davacı statüsünde değerlendirilecektir. Ayrıca davacı olanların kişi ve kurum olabileceklerini ya da birden fazla davalı ile mahkeme sürecinde karşı karşıya gelinmesi söz konusudur.
Mahkemede Müşteki Ne Yapar?
Mahkemede müşteki, hukuki süreçte mağdurun veya hak sahibinin haklarını koruyan ve savunan kişidir. Ceza davalarında karşılaşılan müşteki, suçtan zarar gören kişi ya da kurum olarak mahkemeye başvurur. Müşteki, suçun işlenmesi sonucu maddi veya manevi zarara uğramış olduğunu iddia eder ve adaletin sağlanması için mahkemeye deliller sunar. Mahkeme sürecinde iddialarını ve taleplerini dile getirmek, tanıklarını dinletmek ve delillerini sunmak suretiyle, hakkının korunmasını ve suçlunun cezalandırılmasını amaçlar.
Müştekinin mahkemede oynadığı rol, adaletin yerini bulması açısından büyük bir öneme sahiptir. Mahkemeye sunduğu deliller ve beyanatlar, hâkimin karar verme sürecinde önemli bir yer tutar. Müşteki, dava boyunca savcılık makamıyla iş birliği yaparak suçun aydınlatılması ve failin bulunması için gerekli bilgileri sağlar. Bu süreçte müştekinin doğru ve eksiksiz bilgi vermesi, adil yargılamanın en önemli unsurlarından biridir. Müşteki, mahkemede hem sözlü hem de yazılı olarak ifade verebilir ve gerektiğinde duruşmalara katılarak iddialarını destekler.
Önce Sanık mı Dinlenir Müşteki mi?
Ceza davalarında genel olarak ilk duruşma sırasında sanığa, hakkında tanzim edilen suçlara yönelik iddianame okunur. İddianamenin dinlenmesinin ardından hâkim sanığın savunmasını dinler. Sanığın savunmasını yapmasını takiben müştekiye söz hakkı verilir. Müştekinin davaya müdahil olma talebinin mahkemeye ulaşmaması halinde ise bir kez olmak üzere adresine tebligat gönderilir. Şikâyetçinin dinlenmesi, dava süreci için fayda sağlayacaksa duruşmaya katılım göstermesi için yeni adımlar atılır.
Müşteki Avukat Tutmalı mı?
Müştekinin avukat tutması, haklarının en iyi bir şekilde korunabilmesi ve dava sürecinin doğru bir şekilde yönetilebilmesi açısından büyük önem taşır. Avukat, hukuki bilgi ve tecrübesiyle müştekiye yol gösterir. Dava dosyasının hazırlanmasından mahkemede temsil edilmesine kadar tüm süreçlerde avukatlar, profesyonel bir tutum sergiler. Aynı zamanda avukat tutulması halinde hukuki prosedürlerin doğru takip edilmesi ve olası usul hatalarının önüne geçilmesi de mümkündür.
Müşteki Nasıl Katılan Olur?
Şikâyetini yetkili kurumlara bildiren kişiler, davalara müdahil olma şansına sahiptir. Müştekiler, davaya katılım iradesini ortaya koyma hususunda ceza mahkemesine yazılı bir dilekçeyle bildirimde bulunabilir. Uygulama sürecinde ise genel olarak duruşma sırasında sözlü beyan aracılığıyla ifade verilir. Bunun yanı sıra suçtan zarar gören kişinin, müdahil olma isteğinin mahkeme tarafından kabul edilmesi şarttır. Ancak bu sayede şikâyetçi, “Katılan” sıfatına sahip olur.
Sanık ve Müşteki Sanık Ne Demek?
Sanık, adli soruşturmalar sırasında kovuşturma sürecinin başlamasıyla birlikte kesin hükme varılana kadar zan altında olan kişi demektir. Müştekiler ise herhangi bir suç nedeniyle zarar gören ya da mağdur olan kişilere verilen isimdir. Şikâyetçinin sanık sıfatı, kişinin hem şikâyetçi hem de sanık olarak davaya müdahil olmasını ifade eder. Bu duruma örnek olarak ise birbirlerine karşılıklı harekette bulunan kişilerin şikâyetleri gösterilebilir.
Her türlü hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti için Ankara Hukuk Bürosu olan Dönmez Hukuk Danışmanlık büromuz ile hemen iletişime geçebilirsiniz.